Yazar arşivi admin

ileadmin

Boşanma Davasının Sebepleri

Boşanma Davasının Sebepleri

Boşanma geçerli olarak kurulmuş evlilik birliğinin kanunda belirtilen sebeplerle mahkeme kararıyla son bulmasıdır. Boşanmanın sebepleri Medeni Kanunda şu şekilde belirtilmiştir.

Genel Sebepler

Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması

Boşanma Davasının Sebepleri, Evlilik birliğinin temeli eşlerin uyumlu bir şekilde yaşamaları üzerine kurulmuştur. Eğer evlilik birliği içerisinde sürekli geçimsizlik , kavga vs. varsa ve evlilik birliği artık çekilmez hale gelmişse  taraflar evlilik birliğinin temelinden sarsılmasından dolayı boşanmak isteyebilirler.

Anlaşmalı Boşanma

Boşanma Davasının Sebepleri, Tarafların artık evlilik birliğini yürütemeyeceğine inanıp  her konuda anlaşarak mahkemeye başvurmaları sonucunda mahkeme boşanmalarına karar verir. Ancak bunun için tarafların 1 yıl evli kalmaları gerekmektedir. Buradaki amaç evlilik kurumunun kutsal olduğunun farkına varılmasının istenmesidir.

Özel Sebepler

Zina

Boşanma Davasının Sebepleri, Zina eşlerden birinin diğer bir cins ile cinsi münasebetinin olmasıdır. eş boşanma zinayı öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşmektedir.Eğer taraf zina yapan tarafı affetmişse dava hakkı yoktur.

Hayata Kast ve Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış

Boşanma Davasının Sebepleri, Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması  Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşmekle birlikte affeden tarafa dava hakkı tanınmamaktadır.

Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme

Boşanma Davasının Sebepleri, Şayet eşlerden birinin küçük düşürücü bir suç işlemesi veya haysiyetsiz bir hayat sürmesi ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşamasının diğer eşten beklenememesi ihtimalinde, bu eş TMK m.163 uyarınca suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle her zaman boşanma davası açabilmektedir.

Terk

Boşanma Davasının Sebepleri, Terk, spesifik olarak boşanma sebepleri arasında değerlendirilen ve diğer özel boşanma sebeplerine göre şekil olarak uyulması gereken bir takım prosedürleri içinde barındıran, TMK m.164 kapsamında hüküm ifade eden bir boşanma sebebidir. Bu maddeye göre, eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilmekle birlikte diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılmaktadır. Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunmalıdır. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılmakta; ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamamakta ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe de dava açılamamaktadır.

Akıl Hastalığı

Boşanma Davasının Sebepleri, TMK m.165 kapsamında düzenlenen akıl hastalığı sebebiyle açılacak boşanma davasında ise öncelikle eşlerden birinin akıl hastası olması ve bu yüzden ortak hayatın diğer eş için çekilmez hâle gelmesi şartları aranmakla birlikte hastalığın geçmesine olanak bulunmadığının resmî sağlık kurulu raporuyla da tespit edilmesi gerekmektedir.

ileadmin

Boşanma işlemleri Nasıl Yapılır?

Boşanma işlemleri Nasıl Yapılır?

Boşanma işlemleri , Tarafımıza birçok kişiden gelen ”eşimden ayrılmak istiyorum ?, kocamdan boşanmak istiyorum ?, nerede boşanma davası açabilirim ? gibi sorulara istinaden bu yazımızda boşanma işlemleri ile ilgili bilgiler verilecektir.

Boşanma işlemleri ,Taraflar bazen ortak iradeleriyle anlaşarak bazen de tek taraflı olarak evlilik hayatının çekilmezliğini öne sürerek ve kendi haklılığını ispatlayarak boşanmak isteyebilirler. Bu durumda boşanmaya karar veren eşlerin öncelikli olarak hukuka uygun olarak boşanma dilekçesi yazmaları ve bu dilekçe ile boşanma davası açmaları gerekmektedir. Tarafların boşanma dilekçesi yazarken hangi huhuki sebebin öne sürüleceğini, davanın hangi hangi mahkemede açılacağını, dilekçe prosedürlerini çok iyi bilmeleri gerekmektedir.Boşanma işlemleri , Aksi halden yapılan hatalı işlemler davanın reddedilmesine sebep olmaktadır. Hangi davranışların boşanma davasında sebep olarak gösterileceği Medeni Kanun’da belirtilmiştir.

Boşanma işlemleri ,Boşanma dilekçesinin hazırlanmasından sonra ikinci aşama davanın hangi mahkemede ve nerede açılacağının tespit edilmesidir. Boşanma davalarında görevli mahkeme aile mahkemeleridir. Aile mahkemesinin bulunmadığı yerlerde ise asliye hukuk mahkemesi aile mahkemesi sıfatıyla davalara bakmaktadır.Boşanma işlemleri ,Davacının boşanma davasını açması gereken yer ise eşlerin son 6 aydır ikamet ettikleri yer aile mahkemesidir. Eğer eşler 6 aydan fazla süre ile resmi olarak farklı yerlerde ikamet ediyorlar ise davalının yer aile mahkemesi yetkili mahkemedir.

Boşanma işlemleri ,Boşanma dilekçesi yazılırken gerek anlaşmalı boşanmalarda gerek çekişmeli boşanmalarda davanın uzamaması veya bir hak kaybı yaşanmaması adına dilekçenin çok iyi hazırlanması gerekmektedir. Dilekçe hazırlanırken davanın tarafları, TC kimlik numaraları, adres bilgileri, davanın konusu , davada öne sürülen sebepler, davadan beklenti, hukuki deliller vb dilekçe unsurları dilekçede belirtilmelidir. Bu süreçte  boşanma sonrası sonrasında müşterek çocuğun velayeti, boşanma sonucuna bağlı olarak maddi-manevi tazminat, nafaka alınması ve nafaka ödenmesi, mal paylaşımı , düğün takıları gibi konularda hak kaybı yaşanmaması adına uzman bir boşanma avukatından destek alınması gerekmektedir.

ileadmin

Boşanma Sonrası Bekleme Süresi – İddet Müddeti

Boşanma Sonrası Bekleme Süresi – İddet Müddeti

İddet Müddeti , Medeni Kanun boşanma davasının kesinleşmesinden sonra kadının tekrar evlenmesi için 300 günlük bir süre beklemesi gerektiğine hükmetmiştir. Bu süreye iddet müddeti ya da kadının boşanma sonrası bekleme süresi denilmektedir.

İddet müddetindeki amaç  nesebin korunmasıdır. Yani kadının boşanma sonrasındaki olası hamileliğinde doğacak çocuğun soy bağının doğru bir şekilde belirlenmesidir. Fakat şuanki süreçte kadının gebe olup olmadığı hızlı ve rahat bir şekilde anlaşılacağı için bu süreyi beklemek istemeyen kişi iddet müddetinin kaldırılması davası açabilir.

İddet Müddeti ,Boşanma davası sonrasında bekleme süresi( iddet müddeti )sadece kadına özgü bir süredir. Erkek boşanmanın kesinleşmesinden sonra dilediği zaman yeniden evlenebilir. Bu sebeple iddet müddetinin kaldırılması davasını sadece kadınlar açabilir.

İddet müddeti olan 300 günlük süre boşanma davasının kesinleşmesinden itibaren başlar. Boşandıktan sonra bu 300 günlük süre içerisinde doğacak çocuğun babası boşanılan eş yani kocadır.

Boşanma Sonrası İddet Müddeti Nasıl Kaldırılır?

İddet Müddeti ,Boşanma davasının kesinleşmesinden sonra yeniden evlenmek ve boşanma sonra beklenilmesi gereken süreyi beklemek istemeyen kadın iddet müddetinin kaldırılması davası açabilir. Kişinin iddet müddetinin kaldırılmasını istemesi için hamile olmadığını kanıtlaması gerekir.

İddet müddetinin kaldırılması davasında görevli mahkeme aile mahkemesidir. Kişi iddet müddetinin kaldırılması dilekçesiyle yetkili mahkemeye başvurarak boşanma sonrası beklenilmesi gereken sürenin kaldırılmasını talep eder. İddet müddetinin kaldırılması davası çekişmesiz davalardır,yani hasımsızdır. Davanın açılmasıyla beraber mahkeme iddet müddetinin kaldırılmasını talep eden  kişiyi yetkili hastaneye sevk eder ve hastaneden gelen kişinin gebe olmadığına dair rapor ile dava sonuçlanır. Hastaneden gelen rapor ile dava kesinleşir ve iddet müddetinin kaldırılmasına karar verilir. Ancak iddet müddetinin kaldırılması davası belirli prosedürlere tabiidir.İddet Müddeti,Bu süreçte hukuki yardım almanız davanın gereksiz uzamasını engelleyecektir. Aksi halde kişinin prosedürleri yanlış ya da eksik yapması davanın süresinin 4-5 aya kadar uzamasına sebep olmaktadır.

ileadmin

Boşanma Hukukunda Doğru Bilinen Yanlışlar

BOŞANMA DAVALARINDA  DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR

Boşanma geçerli olarak kurulmuş evlilik birliğinin kanunda belirtilen sebeplerle mahkeme kararıyla son bulmasıdır. Bu konuda halk arasında doğru bilinen ama yanlış olan bir çok bilgi mevcuttur. Boşanmanın sebepleri kanunda şu şekilde belirtilmiştir.

Halk arasında boşanma ile ilgili bazı doğru bilinen yanlışlar mevcuttur. Bunlar şu şekildedir.

Davayı karşı tarafın açması için beklenmesi : Boşanma davasını hangi tarafın açtığının tek önemi  davayı açan taraf  davayı nerede açmışsa davanın o yerde devam etmesidir.  Bunun dışında davayı kimin açtığının önemi farketmeksizin her iki tarafta kendinde haklı gördüğü noktayı ispatlamakla yükümlüdür.

Davayı kadın açarsa nafaka alamaz : Boşanma davalarında davanın kim tarafından açıldığı ile nafaka arasında hiçbir bağ yoktur. Nafaka da önemli olan nokta taraflar arasındaki kusur ilişkisi ve maddi durumdur. Bu durumda eğer taraflardan birinin nafakaya ihtiyacı varsa istemesi durumunda davanın kim tarafından açıldığına bakılmaksızın nafaka alır.

Erkek nafaka alamaz : Kanunda erkek nafaka alamaz diye bir ibare bulunmamaktadır. Eğer kadın çalışıyor ve maddi olanakları çok iyiyse , erkek de çalışamıyor  ve maddi durumu yerinde değil ve  daha az kusurlu ise nafaka isteyebilir.

Çocukların velayeti  her zaman anne de kalır : Bu durum sıklıkla doğru olarak kabul edilen bir durumdur. Ancak kanunda çocukların velayeti her zaman anneye bırakılır şeklinde bir hüküm yoktur. Bunun kararını hakim takdir eder. Hakim ise bu duruma karar verirken çocuğun kaç yaşında olduğunu , anneye bağımlılığını ve ihtiyacını , tarafların maddi durumlarını dikkate alır.

Kız çocuk annede , erkek çocuk babada kalır : Çocuğun cinsiyetinin velayetin anneye ya da babaya verilmesinde bir önemi yoktur. Eğer çocuğun anneye bağımlılığı varsa anne şefkati öncelik olarak görüldüğü için cinsiyete bakılmaksızın annede kalır.

Aldatma da aldatılan taraf  3. tarafa dava açamaz: Bu durum bir yanlış anlaşılmadan çok kafa karışıklığı yaratan bir durumdur. Çünkü yargıtay bu konuda bir çok karar değişikliği yaşamıştır.

Esasen dava dışı eşin, evlilik birliğinin gerektirdiği sadakat yükümlülüğü bulunmakla birlikte; onun evli olduğunu bilen ve buna rağmen onunla ilişkiye giren davalı kadının da dava dışı kocanın sadakatsizlik eylemine katıldığında ve her ikisinin de bu haksız eylemlerinden birlikte ve müteselsilen sorumlu olduklarında kuşku bulunmamaktadır.

Böylece, evli bir kimsenin evlilik dışı birlikteliği, diğer eşin sosyal kişilik değerlerine saldırı niteliğinde olduğu gibi, bu eyleme katılan kişinin eylemi de bundan ayrı düşünülemez. Dolayısıyla, bu eyleme evliliği bilerek katılan kişi de diğer eşin uğradığı zarardan sorumludur. ”   yine evlilik birliğini bilen ve bildiği halde aldatan tarafla ilişki yaşayan kişiye tazminat davası açılabileceği hükme bağlanmıştır.

Boşanma davasında telefon dinlenir: Sıkça yapılan yanlışlardan biri de boşanma davalarında benim telefonum dinlensin  istiyorum ve ,ya gsm den mesajlarım kontrol edilecek gibi söylemlerle hatalara düşmektir. CMK telefonların dinlenebileceği konuları m. 135 de hükme bağlamıştır. Buna göre CMK 135. de belirlenen suçlar harici hiçbir durumda iletişim tespiti yapılamayacağı belirtilmiştir. Bu duruma göre boşanma iletişim tespiti içerisinde sayılmadığından boşanmada telefon dinlenmesi mümkün değildir.

Avukat tutmak zorundayım : Türk Hukukuna göre herkes mahkeme önünde avukat tutmak zorunda olmadan kendini ifade etme hakkına sahiptir. Dolayısıyla boşanma davalarında da avukat tutmak zorunlu değildir. Ancak boşanma durumunda nafaka , tazminat , velayet , mal paylaşımı gibi konularda büyük bir hak kaybı yaşamamak için hukuki bir destek almak faydalıdır.

Taraflardan biri boşanmak istemezse dava uzar veya boşanma gerçekleşmez: Boşanmanın hemen gerçekleşmemesinin nedeni burada evlilik birliğinin kutsallığının anlaşılmasının istenmesidir. Eğer taraflardan biri evlilik birliğinin artık çekilmez hale geldiğini veya evliliğin kutsallığını yitirdiğini ve bu konuda haklı olduğunu ispatlarsa boşanma gerçekleşir. Diğer tarafın istememesinden ziyade gerçekten evlilik birliği var mı yoksa evlilik çekilmez bir hal mi almış bunun araştırılmasına bağlıdır.

İki tarafında boşanmada anlaşması boşanma için yeterlidir : Anlaşmalı boşanmalarda öncelikle tarafların boşanmada anlaşmış olmaları gerekse de sadece boşanmada anlaşmaları yeterli değildir. Tarafların boşanma sonucunda doğacak velayet , nafaka , tazminat ,mal paylaşımı konularlarında da anlaşmış olmaları gerekmektedir.

Erkeğin geliri yoksa nafaka vermez : Eğer erkek, askerde, cezaevinde değilse çalışmasa da nafaka ödemekle yükümlü tutuluyor.

ileadmin

HAGB nin Sicile Etkisi

HAGB (Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması ) Nedir ?

Hagb nin sicile etkisi ,Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kısaca HAGB CMK m. 231’de düzenlenmiş olup , sanığın işlediği suçun niteliğine göre değişmekle beraber alacağı cezanın adli para cezası veya üst sınırının 2 yıl olması halinde sanığın cezasının belirli şartlar dahilinde 5 yıl ertelenmesidir. Sanık bu 5 yıllık süre zarfında kasıtlı olarak farklı bir suç işlemezse kamu davası açılmamış sayılacaktır. Ancak bu süreç içerisinde sanık kasıtlı olarak bir suç işlerse açıklanması geriye bırakılan hüküm açıklanır yani infaz süresi başlamış olur. Fakat burada taksirle işlenen suçlar hükmün açıklanmasına sebebiyet vermemektedir.

HAGB’nin (Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılmasının) Şartları Nelerdir ?

HAGB verilebilmesi için öncelikle sanığın işlediği suçun cezasının adli para cezası ya da 2 yıl ve daha az süreli bir hapis cezası olması gerekmektedir. Hagb nin sicile etkisi ,Eğer sanığın cezası 2 yıldan fazla ise HAGB verilmesi mümkün değildir.

Sanığa HAGB verilmesinin bir diğer şartı ise sanığın daha önce kasten işlediği bir suçtan dolayı mahkumiyetinin bulunmaması gerekmektedir. Adli sicil kaydında kasıtlı bir suçtan dolayı kayıt varsa HAGB verilmesi mümkün değildir.

Ayrıca anık işlediği bir suçtan dolayı maddi zarar oluşturmuşsa bunu gidermek zorundadır.

Sanığın hakimin vereceği HAGB kararına rıza göstermesi gerekmektedir. Hagb nin sicile etkisi ,Bu sebepledir ki hakim duruşmada sanığın kendisine HAGB verilmesine rızası olup olmadığını sorar.

Son olarak ise sanığın hakim gözünde iyi intibaa oluşturması daha sonrasında suç işlemeyeceği izlenimi vermesi gerekmektedir.

HAGB’ nin ( Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılmasının )Adli Sicil Kaydına Etkisi

HAGB kararı kişilerin adli sicil kaydına yansımamaktadır. Hagb nin sicile etkisi ,Bu kararlar özel bir kayıt altında tutulmakta olup ancak soruşturma ve kovuşturma anında hakimler ve Cumhuriyet savcıları tarafından görülebilmektedir. Dolayısı ile kişilerin savcılıklardan veya e-devlet üzerinden aldıkları adli sicil kayıtlarında bu karar görülmemektedir.

Son olarak verilen HAGB kararına karşı temyiz kanun yolu mümkün olmasa da itiraz kanun yolu açıktır.