ARAÇ DEĞER KAYBI
Trafik kazaları toplumun tamamı için kötü sonuçlar doğurabilen kazalardır. Ülkemiz de her saat hatta her dakika trafik kazaları yaşanmakta ve bu kazalardan dolayı bazen insanlar yaşamını kaybetmek de bazen de sağlıklarını kaybetmektedir. Bu kazaların sona ermesini beklemek çok hayal olduğu da bilinen bir gerçektir fakat bu kazaların en aza indirilebilmesi için öncelikle devletin daha sonra ise sürücülerin çaba sarf etmesi gerekir.
Araç değer kaybı nedir? Araç değer kaybı bir kazadan ötürü zarara uğrayan bir aracın sadece kaza esnasında aldı hasarla oluşan masraflar değil aracın kazasız haliyle piyasada sahip olduğu değerinin azalmasıdır.
Ülkemizde istatistik bilgilere baktığımız zaman dikkat çeken bir nokta var ki yaşanan kazalarda sürekli olarak araç hasarlı kazalar meydana gelmektedir. Araçların hasar aldığı kazalardan dolayı oluşan hasarın kim tarafından karşılanacağı hasar tespit ve tazmin süreci içerisinde eskiden bulunmayan olan uygulama araç değer kaybı tazminatı toplumumuz da yeni yayılan bir süreçtir.
Ülkemizde halen yalnızca araçların kaza sırasında ki aldıkları hasar nedeniyle sürekli sigorta şirketlerinin kapısı çalınmakta ve sigorta şirketlerinin de araç değer kaybını ödemeye yanaşmadıkları içinde artık hukuki sürece geçilmektedir.
Trafikte kaza yapan her araçta değer kaybı oluşmamaktadır. Değer kaybının oluşması için ilk koşul kaza yapan aracın kaza sırasında kusursuz olması veya kısmi kusurlu olması gerekir. Kusursuz olması durumunda araç da meydana gelen değer kaybının tamamını alabilmekteyken kısmi kusurlu olduğu durum da ise araç da ki değer kaybının sürücünün kusuru oranında karşılanır. Ayrıca arabanın değer kaybının oluşmasında aracın kilometresi rayiç bedeli vb. hususlar de çok önem araz etmektedir.
Peki aracınızda yaşanan değer kaybını kimden karşılıyorsunuz? Düzenli olarak her yıl yaptırmış olduğunuz trafik poliçelerinde ödemiş olduğunuz primler içinde değer kaybı teminatı yer almaktadır. Bu teminat kaza yapıp başka bir araca zarar vermeniz durumunda devreye girmektedir ve kaza sonucunda meydana gelen değer kaybını karşılamaktadır. Yani kısaca araç değer kayıpları kusurlu olan araç sahibi veya sürücüsünden değil sigorta şirketlerinden tahsil edilmektedir.
Araç değer kaybını karşılamak için gereken hukuki süreçten bahsedelim biraz da öncelikle aracın geçirmiş olduğu kazanın üzerinden 2 yıldan fazla süre geçmemiş olması gerekir.
Kaza meydana geldiğinde gerekli olan belgeler kesin ekspertiz raporu ehliyet ruhsat fotokopisi hasar resimleri kaza tespit tutanağı ve talep dilekçesi daha sonra kusurlu aracın sigorta şirketine başvuruda bulunur. Başvurular sigorta şirketlerinin e-posta adresine veya iadeli taahhütlü posta yoluyla yapılır. Sigorta hasarlarında 15 gün kasko hasarlarında 15 iş günü içinde sigorta şirket tarafından cevap verilmemesi durumunda veya talebin reddedilmesi durumunda Sigorta Tahkim Komisyonu bünyesinde dava açılır. Burada açılacak olan dava yaklaşık olarak 6 ay içinde bilirkişi incelemesinden geçirilerek karar verilir. Ancak şöyle bir durum da görülebilir ava açmadan da sigorta araç değer kaybını karşılayabilir ve yaklaşık 15 gün içerisinde sonuçlanır. Fakat sigorta şirketi talebi geri çevirirse yukarıda bahsettiğimiz işlemler gerçekleştirilir ve sigorta şirketine dava açılır ve değer kaybı talep ve davaları tahkime gider. Türkiye geneli merkezi İstanbul da bulunan Sigorta Tahkim Komisyonu tek taraflı olan tüm uyuşmazlıkları hızlı bir şekilde sonuçlandırmaktadır.
BİLİŞİM AVUKATI VE BİLİŞİM HUKUKU
Bilişim hukuku alanında faaliyet gösteren ve bu alanda uzmanlaşmak amacıyla çalışan avukat bilişim avukatı olarak adlandırılır. Bilişim suçlarına bakan avukatların sayısı diğer alanlarda çalışan avukatlara nazaran daha az olduğu hemen fark edilmektedir. Bunun temel nedeni bilişim hukuku yalnızca hukuki değil; teknik bilgi birikimini de gerektiriyor olmasıdır. Bilişim avukatı yürürlükte bulunan kanuna, mevzuata hakim, hukuki gelişmeleri yakından takip eden, bilişim sistemleri hakkında bilgi birikimi bulunan avukattır. Tabi şu noktaya da değinmekte fayda var başarılı bir bilişim avukatı olmak için sadece kanuna mevzuata hakim olmak değildir aynı zamanda bilişim hukukunu ilgilendiren Yargıtay kararlarından da haberdar olmak gerekir ve somut vakıaya göre de kullanılmalıdır.
BİLİŞİM AVUKATI HANGİ DAVALARA BAKAR
Bilişim hukuku avukatı birçok hukuk dalına oranla daha geniş çalışma kapasitesine sahiptir. Çünkü bilişim hukuku avukatı, internet ve bilişim sistemlerini ilgilendiren her konuyla ilgilidir. Bilişim sistemleri aracılığıyla suç işlenmesi, online itibar yönteminin sağlanması, telif haklarının ihlali nedeniyle içerik kaldırma gibi birçok konu, bilişim hukuku avukatlarının çalışma alanını oluşturmaktadır.
Bilişim avukatı ilk olarak 5651 sayılı kanun olmak üzere “İnternet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla mücadele edilmesi hakkındaki kanundur.” 5271 sayılı Türk ceza kanunu diğer mevzuatları ve Yargıtay kararlarını iyi bilmektedir. Dolayısıyla bilişim hukuku avukatı Youtube’dan video silme internetten içerik kaldırma yalan haber gibi işlemleri hızlı bir şekilde kaldırabilmektedir. Son zamanlarda hızla artan internet yolu ile dolandırıcılık suçu mağdurları da hızlı şekilde bilişim hukuku avukatı ile görüşmelidir. Aynı şekilde internet üzerinden tehdide edilen iftiraya maruz kalan ve birçok durumlara maruz kalarak mağdur olan mağdurlar ne yapacaklarını hangi mercie ne kadar süre içerisinde başvuracaklarını bilmemektedir bu gibi durumlarda yapılması gereken sağlıklı davranış iyi bir bilişim hukuku avukatına danışmaları olacaktır yoksa bu gibi durumlarda yanlış adımlar atmak telafisi imkansız durumlara yol aça bilmektedir.
Borçalrınız ve tahsil edilemeyen borçlarınız artık hukuki yöntemler kullanılarak tahsil edilebilir .Bunlardan en önenlisi iyi bir icra avukatına gitmelsiniz .En az 500 kelime olucak
Nafaka İcra Takibi
Nafaka; boşanma davası sırasında ya da tarafların boşanmasının sonucunda müşterek çocuk var ise çocuğun eğitim-öğretim, kişisel masrafları vb. harcamaları için ve az kusurlu eş lehine geçimini sağlaması açısında mahkeme kararıyla diğer eş tarafından ödenmesi istenen meblağdır. Nafaka 3’e ayrılmaktadır.
Tedbir nafakası boşanma davası sırasında karar verilen nafaka türüdür. Tedbir nafakası ara kararla verilen bir nafaka olması sebebiyle ara kararın verildiği tarihten itibaren geçerlidir. Bu durumda tedbir nafakası ödemesine karar verilen eş bu karardan itibaren aksi bir karara kadar her ay düzenli olarak nafakayı ödemekle yükümlüdür.
Eğer tedbir nafakası ödemesine hükmedilen eş herhangi bir ödeme yapmazsa bu durumda diğer eş nafaka için icra takibi başlatabilir. Bu hususta verilen karar ara karar olması sebebiyle yani bir kesinleşmesi olmadığından kişilerin tedbir nafakasının hükmedildiği ara karar ile icra dairesine başvurup ilamsız icra takibi başlatma hakkı mevcuttur.
Yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası ise boşanma davasının neticelenmesi ile hükmedilir. Yoksulluk nafakası boşanma davası sonucunda daha az kusurlu eşe ödenmesi hükmedilen , iştirak nafakası ise çocuk için hükmedilen nafaka türüdür.
Yoksulluk ve iştirak nafakalarını ödemesi gereken eş karar kesinleştikten itibaren eşe ve çocuğuna her ay düzenli olarak ödemekle yükümlüdür. Bazen eşler nafaka ödeme yükümlülüğünden kaçmaktadırlar. Bu durumda yoksulluk ve iştirak nafakası alacakları için temyiz kararı beklenmeden de icra takibi başlatılabilir. Kişiler mahkeme kararı ile icra takibi başlatma haklarına sahiptirler. Yoksulluk ve iştirak nafakalarında verilen karar nihai karar olması sebebiyle icra takibini ilamlı icra olarak başlatılabilir. Eğer nafaka ödemekle yükümlü olan kişi kendisine tebliğ edilen ödeme emrine rağmen halen nafakayı ödemez ise ilgili kişinin icra mahkemesine yapacağı şikayet üzerine 3 ay tazyik hapsine tabii tutulur.
Kişiler toplu nafaka alacakları içinde icra takibi başlatabilirler. Ancak burada dikkat edilecek husus 10 yıllık zamanaşımı süresine dikkat etmeleridir. Yani kişiler geriye dönük olarak 10 yıllık toplu nafaka borçları için icra takibi başlatabilirler.