Ana sayfa

ile

ARAÇ DEĞER KAYBI

Kazaya karışan araç sahibinin hasar gören aracının tabi tutulacağı onarım faaliyetleri, aracın örneklerine karşı “ikinci el kaza görmüş” niteliğinde olması sebebiyle değer kaybı yaşamasına yol açmaktadır. Hukuki anlamda meydana gelen kazada kusuru olmayan araç sahibi, aracının değer kaybı için “araç değer kaybı davası” adı altında zararını karşılayabilmektedir.

Nitekim bu durum 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 85. maddesi 1. fıkrasında şu şekilde ifade edilmiştir; “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar”.

Kaza geçiren aracın hasar gören kısım/parçalarının tabi tutulacağı parçayı boyama ya da değiştirme işlemleri hasarın derecesini etkilemektedir. Nitekim kaza ardından hasar gören iki tür araç bulunmaktadır; onarılması mümkün olmayan ve onarılıp tekrar eski haline gelen araçlar.

Kaza ardından yapılan onarım faaliyetleri ardından artık “hasar kayıtlı ” olan aracın yaşadığı değer kaybı araç sahibinin kusurlu olmadığı  haller için sigorta poliçesi kapsamında karşılanabilmektedir.

Bu noktada bir takım eksper muayenelerine tabi olacak aracın değer kaybının tespitinde genel anlamda esas alınan bazı ölçütler ise şöyledir;

  • İkinci el piyasa değeri,
  • Hasar geçmişi,
  • Üretim tarihi,
  • Aracın km’si,
  • Hasar niteliği,
  • Marka ve model bilgisi
  • Trafiğe çıkış tarihi

Kazaya karışan kusurlu olmayan araç sahibin aracının değer kaybı için hukuki yollara başvurmasında ise 2 yıllık zaman aşımı bulunmaktadır. Diğer bir ifadeyle kazadan sorumlu olmayan araç sahibi kazanın gerçekleştiği tarihten itibaren 2 yıl içerisinde “araç değer kaybı davası” açabilme hakkı sahiptir.

Kusurlu olmayan araç sahibi değer kaybı yaşayan aracı için “ekspertiz raporu” ile sigorta şirketine başvurarak zararını karşılayabilmektedir. Sigorta şirketinin problem çıkarması halinde ise kusurlu olmayan araç sahibi ekspertiz raporuyla birlikte Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurulabilmektedir.

Kaza ardından yaşanabilecek anlaşmazlık halleri, araç değer kaybının tahsili ve diğer sorularınız için hukuk büromuzdan danışmanlık hizmeti sağlayabilirsiniz.

ile

suça sürüklenen çocuk

SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUĞUN CEZAİ SORUMLULUĞU

Ceza hukuku anlamında 18 yaşını doldurmamış kişi çocuk kabul ediliyor. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ceza ehliyeti konusunda suçun işlendiği tarihte bulunan yaş itibariyle 0-12 yaş grubu 12-15 yaş grubu ve 15-18 yaş grubu olmak üzere üç yaş grubu ön görmüştür.

  0-12 yaş grubu çocuklardan anlamamız gereken doğumdan 12 yaşını tamamlamamış çocuklar anlamalıyız. Bu yaş grubunda ki çocukların cezai sorumluluğu yoktur yani 11 yaşındaki Ahmet sınıf arkadaşı olan Fikret ile yaşadığı arbede de Fikret’in burnunu kırdığı olayda suça sürüklenen Ahmet hakkında yargılama yapılmaz. Yani kısaca 0-12 yaş grubu kişiler hakkında ceza kovuşturması yapılamaz; ancak, çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir.

Fiili işlediği sırada 12 yaşını doldurmuş olup 15 yaşını doldurmamış olan suça sürüklenen çocuk hakkında işlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını kontrol becerisi yeterince gelişmemiş olması durumunda da 12-15 yaş grubunda ki suça sürüklenen çocuklar 0-12 yaş grubu suça sürüklenen çocuklar gibi cezai sorumluluğu yoktur haklarında kovuşturma yapılamaz fakat çocuklara özgü güvenlik rejimi uygulanır zorunludur.

12-15 yaş grubu çocuklardan anlamamız gereken 12 yaşını doldurmuş 15 yaşını doldurmamış çocuklar anlamalıyız. 12-15 yaş grubunda ki çocuklar hakkında iki özellik dikkat edilmelidir birinci olarak fiili işlediği sırada 12 yaşın doldurmuş 15 yaşını doldurmamış çocukların işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçları algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması halinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanır. İkinci olarak işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı halinde bu kişiler hakkında bu kişiler hakkında suç ağırlaştırılmış müebbet habis cezasını gerektirdiği durumlarda 12 yıldan 15 yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği durumlarda 9 yıldan 11 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir be bu halde her fiil için verilecek hapis cezası 7 yıldan fazla olamaz.

15-18 yaş grubu çocuklardan anlamamız gereken 15 yaşını tamamlamış 18 yaşını doldurmamış çocuklar anlamalıyız. Bu yaş grubunda ki suça sürüklenen çocuklar için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine 18 yıldan 24 yıla kadar hapis cezası müebbet hapis cezasını gerektirdiği taktirde 12 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların üçte biri indirilir ve bu halde fiil için verilecek hapis cezası 12 yıldan fazla olamaz.

Yukarıda yazdığımız bilgiler sadece sağır ve dilsiz olmayan çocuklar açısından geçerlidir. Sağır ve dilsiz olan suça sürüklenen çocuklar için işledikleri fiiller için hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yetenekleri daha geç olgunlaştığı kabul edilir ve  0-12 yaş yerine 0-15 yaş, 12-15 yaş yerine 15-18 yaş, 15-18 yaş yerine ise 18-21 yaş aralığı dikkate alınır.

İşlediği fiilden dolayı suça sürüklenen çocuklar hakkında baro zorunlu müdafi atamaktadır. Ülkemiz de ne yazık ki bilinmekte ki baro tarafından atanan avukatlar suça sürüklene çocukları iyi şekilde savunmayıp sadece dosya işlemleri ile ilgilenmektedir. Çocuklarımızın tekrar topluma kazanılması adına çocuk psikolojisinde uzmanlaşmış ve daha çok kendisini ceza hukuku alanına yönlendirmiş avukatlardan yardım alınması gerektiği kanaatindeyiz.

 

ile

anlaşmalı boşanma

ANLAŞMALI BOŞANMA

  Anlaşmalı boşanma davası nedir? Anlaşmalı boşanma evliliğin karı koca tarafından ortak alınan karardan sonra evliliğin sonlandırılması anlamını ifade etmektedir. Anlaşmalı boşanma da karı ve koca boşanmak ister ve boşanmadan dolayı manevi ve maddi tüm hukuki sonuçlarında uzlaşılır. Bu tarz da yapılan boşanma davaları anlaşmalı boşanma davası olarak ifade edilir.

Anlaşmalı boşanma davası nasıl yapılabilir? Boşanma davaları 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda ifade edilen ‘anlaşmalı boşanma şartlarını’ yerine getirmiş olunması gerekir. Kanun da ifade edilen anlaşmalı boşanma şartlarına sahip bulunmayan kişiler bakımından anlaşmalı boşanmak mümkün değildir. Anlaşmalı boşanma davası çekişmesizdir fakat anlaşmalı boşanma şartları yerine getirilmiş olmadığı durumlarda açılacak olan boşanma davası çekişmeli yürütülecektir.

Anlaşmalı boşanma davası nasıl açılır? Anlaşmalı boşanma davası tarafların kısa sürre içerisinde boşanmalarını sağlayan boşanma tarzıdır. Anlaşmalı boşanma davası açılırken hazırlanması gereken anlaşmalı boşanma dilekçesi ile yetkili mahkemeye verilmelidir. Boşanma davalarında görevli mahkemeler aile mahkemeleridir. Aile mahkemelerinin olmadığı yerde de yetkili mahkeme Asliye hukuk mahkemeleri olarak kabul edilir. Boşanma kararı vere karı ve koca son 6 ay içerisinde ikamet ettikleri yerde bulunan Aile mahkemelerinde boşanma davası açabilir. Peki eşler 6 aydan daha fazla süredir farklı yerlerde ikamet ediyorsa yani mesela karı Bitlis de koca ise Gazi Antep de bulunuyorsa bu tarz durumlarda ne yapılır? Bu tarz durumlarda yani eşlerin   aydan daha uzun bir süredir farklı yerlerde ikamet etmeleri durumunda boşanma davası davalını bulunduğu yer mahkemesinde açılmalıdır.

Anlaşmalı boşanma davaları ne kadar süre içerisinde sonuçlanır?  Boşanma davaları içerisinde en erken sonuçlanan boşanma davası anlaşmalı boşanma davasıdır. Anlaşmalı boşanma davaları tüm hukuksal süreçlerin doğru yürütülmesi durumunda 1 ay ile 4 ay gibi bir sürede tamamlanır.

Anlaşmalı boşanma davasında avukat gerekli midir? Anlaşmalı boşanmak isteyen karı ve kocanın avukat ile anlaşmaları zorunlu değildir fakat bu noktada anlaşmalı boşanmak isteyen karı ve koca aile hukuku alanında kendisini geliştirmiş bir avukat tutmaları hem evlilik birliğinin kısa sürede sonlandırması adına hem de mal varlığının doğru ve adil bir şekil de paylaştırılması adına çok fazla önem taşımaktadır.

ile

araç değer kaybı

ARAÇ DEĞER KAYBI

Trafik kazaları toplumun tamamı için kötü sonuçlar doğurabilen kazalardır. Ülkemiz de her saat hatta her dakika trafik kazaları yaşanmakta ve bu kazalardan dolayı bazen insanlar yaşamını kaybetmek de bazen de sağlıklarını kaybetmektedir. Bu kazaların sona ermesini beklemek çok hayal olduğu da bilinen bir gerçektir fakat bu kazaların en aza indirilebilmesi için öncelikle devletin daha sonra ise sürücülerin çaba sarf etmesi gerekir.

Araç değer kaybı nedir? Araç değer kaybı bir kazadan ötürü zarara uğrayan bir aracın sadece kaza esnasında aldı hasarla oluşan masraflar değil aracın kazasız haliyle piyasada sahip olduğu değerinin azalmasıdır.

Ülkemizde istatistik bilgilere baktığımız zaman dikkat çeken bir nokta var ki yaşanan kazalarda sürekli olarak araç hasarlı kazalar meydana gelmektedir. Araçların hasar aldığı kazalardan dolayı oluşan hasarın kim tarafından karşılanacağı hasar tespit ve tazmin süreci içerisinde eskiden bulunmayan olan uygulama araç değer kaybı tazminatı toplumumuz da yeni yayılan bir süreçtir.

Ülkemizde halen yalnızca araçların kaza sırasında ki aldıkları hasar nedeniyle sürekli sigorta şirketlerinin kapısı çalınmakta ve sigorta şirketlerinin de araç değer kaybını ödemeye yanaşmadıkları içinde artık hukuki sürece geçilmektedir.

Trafikte kaza yapan her araçta değer kaybı oluşmamaktadır. Değer kaybının oluşması için ilk koşul kaza yapan aracın kaza sırasında kusursuz olması veya kısmi kusurlu olması gerekir. Kusursuz olması durumunda araç da meydana gelen değer kaybının tamamını alabilmekteyken kısmi kusurlu olduğu durum da ise araç da ki değer kaybının sürücünün kusuru oranında karşılanır. Ayrıca arabanın değer kaybının oluşmasında aracın kilometresi rayiç bedeli vb. hususlar de çok önem araz etmektedir.

Peki aracınızda yaşanan değer kaybını kimden karşılıyorsunuz? Düzenli olarak her yıl yaptırmış olduğunuz trafik poliçelerinde ödemiş olduğunuz primler içinde değer kaybı teminatı yer almaktadır. Bu teminat kaza yapıp başka bir araca zarar vermeniz durumunda devreye girmektedir ve kaza sonucunda meydana gelen değer kaybını karşılamaktadır. Yani kısaca araç değer kayıpları kusurlu olan araç sahibi veya sürücüsünden değil sigorta şirketlerinden tahsil edilmektedir.

Araç değer kaybını karşılamak için gereken hukuki süreçten bahsedelim biraz da öncelikle aracın geçirmiş olduğu kazanın üzerinden 2 yıldan fazla süre geçmemiş olması gerekir.

Kaza meydana geldiğinde gerekli olan belgeler kesin ekspertiz raporu ehliyet ruhsat fotokopisi hasar resimleri kaza tespit tutanağı ve talep dilekçesi daha sonra kusurlu aracın sigorta şirketine başvuruda bulunur. Başvurular sigorta şirketlerinin e-posta adresine veya iadeli taahhütlü posta yoluyla yapılır. Sigorta hasarlarında 15 gün kasko    hasarlarında 15 iş günü içinde sigorta şirket tarafından cevap verilmemesi durumunda veya talebin reddedilmesi durumunda Sigorta Tahkim Komisyonu bünyesinde dava açılır. Burada açılacak olan dava yaklaşık olarak 6 ay içinde bilirkişi incelemesinden geçirilerek karar verilir. Ancak şöyle bir durum da görülebilir ava açmadan da sigorta araç değer kaybını karşılayabilir ve yaklaşık 15 gün içerisinde sonuçlanır. Fakat sigorta şirketi talebi geri çevirirse yukarıda bahsettiğimiz işlemler gerçekleştirilir ve sigorta şirketine dava açılır ve değer kaybı talep ve davaları tahkime gider. Türkiye geneli merkezi İstanbul da bulunan Sigorta Tahkim Komisyonu tek taraflı olan tüm uyuşmazlıkları hızlı bir şekilde sonuçlandırmaktadır.